31-03-2012 Edirnekapı İstanbul
700 yıl boyunca yaşamış imparatorluğun mirası..
Bir Osmanlı Saray mutfağı, alışılmışın dışında…
Başka bir mutfak, başka bir lezzet…
Damağa yeni tadları taşırken hiç yabancılık hissettirmeyen adeta bağımlılık yapacak lezzetlerin birbiriyle olan rekabet buluşması…
Edirnekapıdan gelip geçerken Kariye müzesi tabelası gözünüze ilişir, sonra görsel medyada arada sözü geçer… Özellikle Ramazan aylarında az biraz daha bir ön plana çıkar Asitane..
Yani aslında çok reklamına rastlanmaz ama restorandan içeri adım attıktan sonra yavaş yavaş dolan ve kalabalıklaşan salondan anlarsınız ki aslında bilinir kendisinin alışılmışın dışında olan lezzeti ve asaleti…
Farklı lezzetler ile tanışacağımızı bildiğimizden midir ya da uzun zamandır gitmek istediğimizden midir bilmem kapıdan içeri girerken değişik bir heyecan kapladı içimi…
En son Ramazan ayında niyet etmiştik ama İstanbul trafiği engel olmuş, iftarımızı başka yerde yapmıştık… Kısmet bugüneymiş.
Klasik tarzda dekore edilmiş mobilyalı bir salon, farbelalı perdeler , masada canlı çiçekler ve kendinden emin asil bir atmosfer karşılar sizi.Garsonlardan önce sessiz bir ‘’hoş geldiniz’’ fısıldar kulağınıza …
Cam kenarında ki masamızda, elimizde menülerimiz… Gizli hazine de ki lezzetler ile tanışma zamanımız gelmişti.
Evet, artık hazırdık. ..
Şimdiye kadar hiçbir arada görmeye alışık olmadığımız malzemeler yan yana gelmiş, Osmanlı saray mutfağından tabağımıza gelmek için sıraya dizilmişlerdi.
Hangisi ile, hangileri ile tanışmalıydık ? Düşünme süremiz her zamankinden biraz daha uzundu …
Asitane keyfini yaşamaya karar verdiklerimiz;
**Badem çorbası , 14TL – 1539
(Aslında dikkatimizi önce kök ıspanak çorbası çekmişti ama sonra badem çorbasında karar kıldık ).
Uzun zamandır böyle güzel bir çorba içmedim, J çorba mükemmeldi ! Bu kadar değişik, bu kadar lezzetli ama bir o kadar da damağa uyumlu bir lezzet.. Tebrikler, çorbalar ile arası olmayan beni çoktan keşfettin Badem Çorbası… Kremalı havasında ki görünümü; kendini çok yoğun olmadan, kokusuna boğmadan en zarif şekli ile hissettiren badem taneleri ile müthiş tat… Masa da tuz karabiber ya da pulbiber gibi baharatların eksik olması, eksikliğini Badem Çorbasında çok fazla hissettirdi J. Birde sanki sarımsak olsaydı çorbada sanki ?
Sonrası aklımdan geçen, bu çorbanın tarifini nasıl edinsem de yapsam oldu J Bunu ‘’keşke hiçbitmese’’ takip etti…
**Lahana Sarması, kestaneli, 14TL - 1844
Kendisini sıcak bekliyorduk ama karşımıza zeytinyağlı olarak çıktı, yaprakların, pirincin pişme kıvamı ve lahana yapraklarının damarsız oluşu gayet güzeldi. İçinde ki kestane parçaları ayrı bir lezzet katmıştı ama sanki daha mı fazlasını bekliyorduk ? Alıştığımız-bildiğimizin dışında sadece kestane ilavesi bize yetmemişti…
**İstiridye Mantarlı İsli Çerkez Peyniri Izgarası, 18TL
Sanırım menüyü yanlış okumuştum ki; istiridye nasıl peynir ile servis yapılacak diye düşünürken gelen mantarları görünce şaşırdım, mantarlardan ziyade isli peynirin sunumu güzeldi, ızgara üzerinde farklı yönlerde pişirilerek peynirin üzerinde pöti kare havası yaratılmış ve adeta kek dilimi şekli ile havali bir hale gelmişti.. Mantarlar, baharatlar ile bezenmiş ve peynire yakışmıştı…
**Dana Külbastı, 34TL – 1844
Tarhun* ve karabiber ile dinlendirilen ızgara bonfile parçaları garantici seçim sonrası masamıza misafir olmuştu. Yanında tarçın-üzüm ve incirli pilav ile pek bir sade ama bir o kadar da lezzetliydi.. Acaba Gömlek kebabını mı deneseydik ?
**Pekmezli Ayva Dolması, 35TL - 1839
Mutancanaydı ilk seçimimdi aslında ama ayva, pekmez ile bir araya getirilmiş; dana-kuzu kıymalı pilavın merakı beni pekmezli ayva dolmasına sürükledi… Ne de iyi etmiş…Kim demiş ayvanın sadece tatlısı güzel olur diye ? İşte buyrun size tüm sıradışı hali ile ayva dolması… Kıyma kendini biraz yoğun hissettirse de sanırım pekmez onu biraz sakinleştirmişti J keyifli bir denemeydi ama aklım mutancana da kalmıştı J halbuki garson ‘’ buyrun bir deneyin, eğer beğenmez iseniz mutfağımız hemen size diğer yemeği de hazırlar ‘’ demişti nazikçe ama ayva dolmasına büyük haksızlık olmaz mıydı ? Bekle beni mutancana, en kıza zamanda buluşmak üzere…
Tatlı yeme ya da yememe arasında gidip geldik bir süre, menüyü bir kere daha inceledik. ‘’Alışılmışın çok dışındadır’’ ayva tatlımız dedi bir ses , o sese karşılık verdi ‘’Palude nedir?’’ sorusuyla içten merakım.. Merakımı ‘’ meyve jöleleridir, pek tavsiye edemem’’ diyen yeni aynı ses giderdi. Yeni tanışmıştım su muhallebisi ile yine birçok başka güzellikler ile tanıştıdığım gibi ve su muhallebisinden aldığım keyfi belliydi… E o zaman dedik gelsin helatiyemiz menü kardeşi zerde ile…
** Helatiye & Zerde ( XV. YY. ), 14TL
Helatiye; Gül şerbetinde sakızlı su muhallebisi, badem-antep fıstığı ve mevsimimizin en renkli meyvesi nar ile süslenmişti. Su muhallebisinin mini kareler halinde kesilmiş olmasıydı ilk dikkatimi çeken… Lezzeti yine diğerleri gibi tam yerindeydi..
Zerde; bildiğimiz safran rengi-gül suyu kokan zerdeden farklı bir hali ile çıktı karşımıza, sanki bildiğimiz hali daha güzeldi..
Tatlı porsiyonlarımız oldukça küçük gibiydi, sence Leo ? Keşke biraz daha fazla olsaydılar..
Ancak genel olarak porsiyonların büyüklüğü fena değildi,sunum oldukça sade ama şıktı…
Farklı lezzetlere yabancılık çekmemiştik. Yemeğimiz sırasında sürekli ikram edilen cevizli ekmek ve sonrasında fırından yeni çıkmış mis gibi kokan beyaz ekmek; yemeklerimizi beklerken sabırsızlığımızı bir nebze olsun azalttı diyebilirim.Ekmek ile servis yapılan yeşil zeytin ezmesi-ceviz- baharatların karışımını ve zeytinyağını tabii ki unutmadım J
Canlı - mini UD konseri ve alaturka şarkıların eşliğinde tanıştığımız Osmanlı-Türk Mutfağı gizli lezzetleri ile damağımız şenlenmişti.
Asitane restoran; asil havasında hoş bir akşam geçirmemize vesile olmuştu…
Biz, Osmanlı – Türk mutfağının keyfini çıkardık…
Acaba yazın bahçesi nasıl olur diye merak edenlere; bahçeden çok menü keyif verecektir demek istiyorum.
Açık havada yemek yemenin dışından bahçenin bir özelliği yok…
Asitaneye ait birkaç foto ve deneyimimize ait bu yazı belki birgün sizi de gizli lezzetler ile tanıştırır, kimbilir değil mi ?
Darısı başınıza diyelim o zaman…
GB
*Tarhun : Birçok derde devası olarak biline tarhun’un ana vatanı Sibirya. Çeşni olarak genellikle Fransız mutfağında yaygın kullanılan bu bitki Pelin otu olarakta bilinir.Yavan yemeklere çeşni katar, kokusu ile biber-sirke ve tuzun yerini tutar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder